KÜNYE
Kitabın Adı: Kendisi Olmayan İnsan
Kitabın Türü: Felsefe
Yazarı: Dr. Ali Şeriati
Yayınevi: Fecr Yayınları
Sayfa Sayısı: 400
Baskı Yılı: 2013
TANITIM BÜLTENİ
Ben, kendi dinimi, kendi edebiyatımı, kendi
duygularımı, keder ve ızdıraplarımı, dertlerimi ve ihtiyaçlarımı düşündüğüm
zaman, gerçekte kendimi düşünüyorum. Benim bireysel değil, toplumsal ve
tarihsel özüm, bu kültürün doğup ortaya çıktığı kaynaktır. Dolayısıyla kültür,
benim toplumumun, tarihin varlığı olan yapının tecellisidir, yansımasıdır;
fakat özel şartları olan kendine özgü tarihsel dönemde yer alan, farklı kökeni
olan, maddi, ekonomik ve sosyal yapının meydana getirdiği özel dertlere,
düşüncelere, anlayış ve eğilimlere alışmış bir toplumda bir takım sahte
taktikler, o toplumun kültürünü zihninden siliyor. Sonra başka bir zamana ve
tarihsel döneme, başka bir ekonomik sisteme, başka sosyal ve siyasal bağlara
ait olan kültürü benim kültürümün yerine yerleştiriyor. Artık ben kendimi
düşünmek istediğim zaman, başka bir toplumun kültürünü kendi kültürüm olarak
düşünüyorum; o zaman kendime ait olmayan dertlere muhatap oluyorum. Benim
kültürel, felsefi ve sosyal gerçekliğimle uyuşmayan problemlerden dolayı
feryadı figan ediyorum. Neticede o topluma ve o toplumun sosyal, ekonomik,
siyasal ve tarihsel şartlarına ait olan, bana ait olmayan idealler ve
ızdıraplarla karşılaşıyorum. Fakat o dertleri, ızdırap ve idealleri kendi dert,
ızdırap ve ideallerim olarak görmeye başlıyorum.
KİTABIN YORUMU
#kitapyorumu #okudumbitti
Sevgili arkadaşlar Kendisi Olmayan İnsan kitabı Dr. Ali Şeriati’nin konferanslarından oluşuyor. Üstünde düşünüp tasarlanarak yazılmış bir metin olmadığı için alışık olmadığımız bir anlatım şekli. Ama ben keyifle okudum. Hatta kendimi üniversitesinde okuyan ve konferansına giden bir öğrenci gibi hissettim diyebilirim. İçerikten bahsetmeden önce bir hususa dikkat çekmek istiyorum. Maalesef ki, ülkemizde felsefeye ve felsefecilere karşı büyük bir önyargı var. Kendi görüşe inanıyorsak sadece o tarz felsefecileri okuyoruz. Bu davranışımızın altında pek çok neden var. Buraya kadar kişisel bir tercih olduğunu düşünüyorum. Fakat ne zaman kendimize uzak bir görüşü duysak ya da bu tarz kitaplar okuyanları görsek tabiri caizse yerin dibine sokuyoruz. Felsefe illa kabul etmeniz gereken bir şey değil ki! Hepsini okursunuz, inancınıza ve mantığınıza yatan varsa kabul edersiniz. Bazı eleştirilerde şuna katılıyorum. Felsefecilerin çoğunluğu savundukları görüşü yücelterek savunuyorlar. Bu da ister istemez bir gerilim yaratıyor. Ve bugüne kadar pek çok felsefeciyi okuyunca şunu fark ettim; hepsi de genel olarak insanın aklını ve iradesini kullanmasını salık veriyor ki, zaten inancımızın gereğinde de bu detay var. Örneğin; yazar Kendisi Olmayan İnsan derken şöyle bir tanımlama da bulunmuş. Aline olan yani kişiliği ele geçirilen insan, kendisi olmaktan çıkıyor. Eğer kişiliğini para ele geçirmişse dünyaya sadece bu gözle bakıyor. Doğal olarak sahip olduğu fıtratın dışına çıkıyor. Yine kitapta sürekli değinilen nokta İnsanın Dört Zindanı; aslında ben bu zindan tabirini de sevdim. Çünkü hayatımızı etkileyen bu dört etmene hapsolup kalıyoruz. Nedir peki bu dört etmen? İlki tabiat; sınırlı bir dünya yaşamı ve sınırlı bir beden, ikincisi tarih; tarihle gelen ananeler, hikâyeler ve hamasetçi bir kimlik yapısı, üçüncüsü toplumsal düzen; makamın getirdiği eşitsizlik ve sanayi toplumdaki iş gücünün sömürülmesi, dördüncüsü ise insan kendi benliği, yani ele geçirilmiş bir kişilik. Ben bu bölümleri okuyunca çevreme bakıp analiz yapmadan edemedim. Dr. Ali Şeriati’nin zamanında (1970’ler) teknoloji ve sosyal medya bu kadar hayatımızın içinde değildi. Şimdi bizi aline eden çok fazla etkenin var olduğunu gördüm. Herhalde kendisi hayatta olsaydı, kesinlikle kitabına bahsettiğim detayları da eklerdi. Hayatı ve yaşadığımız çağı merak eden ya da bu çağdaki sorunlara bir çözüm bulmak isteyen varsa okumalarını tavsiye ederim.
Sevgili arkadaşlar Kendisi Olmayan İnsan kitabı Dr. Ali Şeriati’nin konferanslarından oluşuyor. Üstünde düşünüp tasarlanarak yazılmış bir metin olmadığı için alışık olmadığımız bir anlatım şekli. Ama ben keyifle okudum. Hatta kendimi üniversitesinde okuyan ve konferansına giden bir öğrenci gibi hissettim diyebilirim. İçerikten bahsetmeden önce bir hususa dikkat çekmek istiyorum. Maalesef ki, ülkemizde felsefeye ve felsefecilere karşı büyük bir önyargı var. Kendi görüşe inanıyorsak sadece o tarz felsefecileri okuyoruz. Bu davranışımızın altında pek çok neden var. Buraya kadar kişisel bir tercih olduğunu düşünüyorum. Fakat ne zaman kendimize uzak bir görüşü duysak ya da bu tarz kitaplar okuyanları görsek tabiri caizse yerin dibine sokuyoruz. Felsefe illa kabul etmeniz gereken bir şey değil ki! Hepsini okursunuz, inancınıza ve mantığınıza yatan varsa kabul edersiniz. Bazı eleştirilerde şuna katılıyorum. Felsefecilerin çoğunluğu savundukları görüşü yücelterek savunuyorlar. Bu da ister istemez bir gerilim yaratıyor. Ve bugüne kadar pek çok felsefeciyi okuyunca şunu fark ettim; hepsi de genel olarak insanın aklını ve iradesini kullanmasını salık veriyor ki, zaten inancımızın gereğinde de bu detay var. Örneğin; yazar Kendisi Olmayan İnsan derken şöyle bir tanımlama da bulunmuş. Aline olan yani kişiliği ele geçirilen insan, kendisi olmaktan çıkıyor. Eğer kişiliğini para ele geçirmişse dünyaya sadece bu gözle bakıyor. Doğal olarak sahip olduğu fıtratın dışına çıkıyor. Yine kitapta sürekli değinilen nokta İnsanın Dört Zindanı; aslında ben bu zindan tabirini de sevdim. Çünkü hayatımızı etkileyen bu dört etmene hapsolup kalıyoruz. Nedir peki bu dört etmen? İlki tabiat; sınırlı bir dünya yaşamı ve sınırlı bir beden, ikincisi tarih; tarihle gelen ananeler, hikâyeler ve hamasetçi bir kimlik yapısı, üçüncüsü toplumsal düzen; makamın getirdiği eşitsizlik ve sanayi toplumdaki iş gücünün sömürülmesi, dördüncüsü ise insan kendi benliği, yani ele geçirilmiş bir kişilik. Ben bu bölümleri okuyunca çevreme bakıp analiz yapmadan edemedim. Dr. Ali Şeriati’nin zamanında (1970’ler) teknoloji ve sosyal medya bu kadar hayatımızın içinde değildi. Şimdi bizi aline eden çok fazla etkenin var olduğunu gördüm. Herhalde kendisi hayatta olsaydı, kesinlikle kitabına bahsettiğim detayları da eklerdi. Hayatı ve yaşadığımız çağı merak eden ya da bu çağdaki sorunlara bir çözüm bulmak isteyen varsa okumalarını tavsiye ederim.
0 yorum:
Yorum Gönder